Dil Seçimi
Sosyal Medya

Sepetiniz

Sepetiniz boş!

Hesabım

Blog

Folik Asit Ne İşe Yarar?

Folik Asit Ne İşe Yarar?

Folik Asit Ne İşe Yarar, Hangi Faydaları Sağlar?

Folik asit, vücudumuz için hayati öneme sahip B9 vitamini olarak bilinen suda çözünebilen bir besin ögesidir. Hücre bölünmesi, DNA sentezi ve kırmızı kan hücrelerinin üretimi gibi temel biyolojik süreçlerde aktif rol oynar. Özellikle hamilelik döneminde bebeğin sağlıklı gelişimi için kritik öneme sahiptir. Yeşil yapraklı sebzeler, baklagiller ve tahıllardan doğal olarak alınabilen folik asitin eksikliği, ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Vücudumuzun depolama kapasitesinin sınırlı olması nedeniyle düzenli tüketilmesi gereken bu vitamin, modern tıpta özellikle doğum öncesi bakımın vazgeçilmez bir parçasıdır.
 

Folik Asit Nedir?

Folik asit, B9 vitamini olarak da bilinen, vücudumuzun sağlıklı işleyişi için gerekli olan suda çözünebilen bir vitamindir. Doğal formda besinlerde bulunan B9 vitaminine "folat" adı verilirken, sentetik formuna "folik asit" denir. İsmi Latince "folium" (yaprak) kelimesinden gelen bu vitamin, ilk olarak 1941 yılında ıspanak yapraklarından izole edilmiştir.

B grubu vitaminleri ailesinin bir üyesi olan folik asit, vücutta bir karbon atomlu köklerin moleküller arasındaki geçişlerinde önemli rol oynar. Hücre büyümesi ve çoğalması için gerekli olan DNA ve RNA sentezinde aktif görev alır. Kimyasal formülü C₁₉H₁₉N₇O₆ olan folik asitin molekül ağırlığı 441,404 g/mol'dür ve 250°C'de ayrışma gösterir. Moleküler yapısında pteridin halkası, para-aminobenzoik asit ve glutamik asit bileşenleri bulunur.

Folik asit, vücutta karaciğerde tetrahidrofolat adı verilen aktif formuna dönüştürülerek işlev görür. Sentetik folik asit, doğal folat formuna göre daha stabil yapıda olup, vücutta daha yüksek biyoyararlanıma sahiptir. Sentetik folik asitin biyoyararlanımı yaklaşık %85-100 arasında iken, besinlerdeki doğal folatın biyoyararlanımı %50-60 civarındadır.

Folik Asit Ne İşe Yarar?

Folik asit, vücutta hücre bölünmesi ve DNA sentezi gibi temel işlevlerde kritik rol oynar. Genetik materyalin oluşumu ve onarımı için gerekli olan bu vitamin, DNA'nın yapı taşlarından olan pürin ve pirimidin bazlarının sentezinde görev alır. Özellikle hızlı hücre çoğalmasının gerçekleştiği dokularda daha fazla ihtiyaç duyulur ve kırmızı kan hücrelerinin üretiminde görev alır. Yetersiz folik asit alımı, megaloblastik anemi adı verilen bir tür kansızlığa neden olabilir.

Vücudun bilişsel ve duygusal fonksiyonlarının gelişimine katkı sağlayan folik asit, sinir sisteminin sağlıklı çalışması için gereklidir. Beyin dokusunun oluşumu ve sinir hücrelerinin gelişiminde rol oynar, nörotransmitter adı verilen sinir iletici moleküllerin sentezinde görev alır. Ayrıca homosistein adı verilen amino asidin metabolizmasında görev alarak yüksek homosistein seviyelerinin düşürülmesine yardımcı olur.
Bağışıklık sisteminin güçlenmesinde de önemli rol oynayan folik asit, T-lenfositler ve doğal öldürücü hücreler gibi bağışıklık sistemi hücrelerinin üretimi ve olgunlaşması için gereklidir. Karbonhidratların enerjiye dönüştürülmesinde, protein sentezinde ve amino asit metabolizmasında görev alır. Hücre zarlarının yapısının korunmasında ve hücreler arası iletişimin sağlanmasında da önemli işlevleri vardır.
 

Folik Asit Neden Önemli?

Folik asit, özellikle hamilelik döneminde bebeğin sinir sistemi gelişimi için hayati öneme sahiptir. Hamileliğin ilk aylarında, bebeğin beyin ve omurilik gelişimini kapsayan nöral tüp oluşumu gerçekleşir ve bu süreç hamileliğin ilk 28 günü içinde tamamlanır. Bu kritik dönemde yeterli folik asit alımı, spina bifida (açık omurilik) ve anensefali (beyin gelişim bozukluğu) gibi nöral tüp defektlerini önlemede kritik rol oynar. Araştırmalar, yeterli folik asit alımının nöral tüp defekti riskini %50-70 oranında azaltabileceğini göstermektedir.
Kalp-damar sağlığı üzerinde olumlu etkileri bulunan folik asit, homosistein seviyelerinin düşürülmesine katkıda bulunarak kalp krizi ve felç riskinin azaltılmasında rol oynar. Endotel fonksiyonunu iyileştirerek damar esnekliğini artırır ve kan basıncının düzenlenmesine yardımcı olur. Araştırmalar, yeterli folik asit alımının kardiyovasküler hastalık riskini %10-15 oranında azaltabileceğini göstermektedir.

Hücre bölünmesi ve DNA sentezindeki rolü nedeniyle folik asit, kanser oluşumunun önlenmesinde de önemli bir faktördür. Özellikle kolon, meme ve pankreas kanseri gibi bazı kanser türlerinin riskini azaltmada etkili olabilir. Ancak, folik asitin kanser üzerindeki etkisi karmaşıktır - kanser oluşumu öncesinde yeterli folik asit alımı koruyucu etki gösterirken, kanser hücreleri oluştuktan sonra yüksek dozda folik asit alımı tümör büyümesini hızlandırabilir.

Zihinsel sağlık açısından da önem taşıyan folik asit, depresyon, hafıza problemleri ve bilişsel fonksiyon bozuklukları ile ilişkilendirilmektedir. S-adenosilmetiyonin (SAMe) adı verilen ve beyin kimyasallarının üretiminde rol oynayan bir bileşiğin sentezinde görev alır. Yetersiz folik asit alımı, serotonin, dopamin ve norepinefrin gibi nörotransmitterlerin seviyelerini etkileyerek depresyon ve anksiyete riskini artırabilir.

Folik Asit Faydaları Nedir?

Folik asit, sağlıklı kırmızı kan hücrelerinin üretimini destekleyerek anemi riskini azaltır. Kırmızı kan hücrelerinin yapısında ve işlevinde önemli rol oynayan bu vitamin, eritrosit oluşumu sürecinde DNA sentezini düzenler. Yetersiz alındığında megaloblastik anemi olarak bilinen bir tür kansızlığa neden olabilir. Bu durumda, kırmızı kan hücreleri normalden daha büyük (makrositik) ve olgunlaşmamış halde kalır, hemoglobin üretimi azalır ve hücre zarı yapısı bozulur.

Hamilelik döneminde nöral tüp defektleri gibi doğum kusurlarının önlenmesinde kritik rol oynayan folik asit, bebeğin beyin ve omurilik gelişimini destekler. Yeterli folik asit alımı, nöral tüp kapanmasını destekleyerek anomalilerin riskini önemli ölçüde azaltır. Ayrıca plasenta gelişimini destekler, düşük riskini azaltır ve bebeğin genel büyüme ve gelişimine katkıda bulunur.

Bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olan folik asit, beyaz kan hücrelerinin üretiminde ve fonksiyonunda rol oynar. T-lenfositlerin ve doğal öldürücü hücrelerin gelişimini ve aktivasyonunu destekler. Ayrıca antioksidan özelliklere sahiptir ve serbest radikallerin neden olduğu hücre hasarını önlemeye yardımcı olur.

Kalp ve damar sağlığı üzerinde olumlu etkileri bulunan folik asit, homosistein seviyelerinin düşürülmesine katkıda bulunarak kardiyovasküler hastalık riskini azaltır. Nitrik oksit üretimini artırarak damar genişlemesini destekler ve kan basıncının düzenlenmesine yardımcı olur. Endotel fonksiyonunu iyileştirerek damar esnekliğini artırır ve trombosit agregasyonunu azaltarak kan pıhtılaşma riskini düşürür.
 

Folik Asit Nelerde Vardır?

Folik asit, doğal formda birçok besin maddesinde bulunmaktadır. Özellikle koyu yeşil yapraklı sebzeler, folat açısından zengin kaynaklardır. Ispanak, semizotu, brokoli, lahana ve marul gibi yeşil yapraklı sebzeler, günlük folik asit ihtiyacının karşılanmasında önemli rol oynar. 100 gram çiğ ıspanak yaklaşık 190 mikrogram, aynı miktarda semizotu ise 300 mikrogram civarında folat içerir. Kuşkonmaz da folat açısından oldukça zengindir (100 gramında yaklaşık 180 mikrogram).

Baklagiller, folik asit içeriği yüksek olan diğer önemli besin kaynaklarıdır. Mercimek, nohut, fasulye ve bezelye gibi baklagiller, hem folik asit hem de protein açısından zengindir. 100 gram pişmiş mercimek yaklaşık 180 mikrogram, aynı miktarda pişmiş nohut ise 170 mikrogram civarında folat içerir.

Turunçgiller ve meyvelerin çoğu da folik asit içermektedir. Portakal, greyfurt, limon gibi turunçgiller ile çilek, muz, kavun ve avokado gibi meyveler, önemli folat kaynaklarıdır. Bir orta boy portakal yaklaşık 40 mikrogram, bir orta boy avokado ise 160 mikrogram civarında folat içerir.

Tahıllar ve tahıl ürünleri de folik asit içerebilir. 1998 yılından itibaren birçok ülkede, tahıl ürünlerine folik asit takviyesi yapılması zorunlu hale getirilmiştir. Zenginleştirilmiş ekmek, makarna, mısır gevreği ve unlu mamuller, günlük folik asit alımına katkıda bulunabilir. Ayrıca karaciğer, böbrek gibi sakatat ürünleri, yumurta sarısı ve maya da folik asit açısından zengin besinlerdir. 100 gram dana karaciğeri yaklaşık 290 mikrogram folat içerir.

Folik Asit Eksikliği Nedir?

Folik asit eksikliği, vücutta yeterli miktarda B9 vitamini bulunmaması durumudur. Yetersiz beslenme, emilim bozuklukları, bazı ilaçların kullanımı veya artan ihtiyaç durumlarında ortaya çıkabilir. Folik asit vücutta depolanamadığı için düzenli olarak dışarıdan alınması gerekir. Vücuttaki folik asit depoları yaklaşık 3-4 ay yetecek kadardır.

Folik asit eksikliğinin en belirgin sonuçlarından biri, megaloblastik anemidir. Bu durumda, kırmızı kan hücreleri normal boyutlarından daha büyük ve olgunlaşmamış olarak üretilir. Megaloblastik anemi, kemik iliğinde DNA sentezinin bozulması sonucu ortaya çıkar ve kırmızı kan hücrelerinin olgunlaşma sürecinde aksamalara neden olur.

Hamilelik döneminde folik asit eksikliği, bebeğin sinir sistemi gelişimini olumsuz etkileyerek nöral tüp defektleri riskini artırır. Folik asit eksikliği, nöral tüp kapanmasını engelleyerek spina bifida ve anensefali gibi ciddi doğumsal anomalilere neden olabilir.

Folik asit eksikliği, bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve enfeksiyonlara karşı direncin azalmasına da neden olabilir. Ayrıca, sindirim sistemi sorunları, dil ve ağız içinde yaralar, diş eti iltihabı gibi belirtiler görülebilir. Uzun süreli folik asit eksikliği, depresyon, hafıza problemleri ve bilişsel fonksiyon bozuklukları ile de ilişkilendirilmektedir.
 

Folik Asit Eksikliği Belirtileri Nedir?

Folik asit eksikliğinin en yaygın belirtileri arasında yorgunluk ve halsizlik gelir. Kırmızı kan hücrelerinin yapısı ve fonksiyonu bozulduğunda, vücudun dokulara yeterli oksijen taşıma kapasitesi azalır. Megaloblastik anemi geliştiğinde, hemoglobin seviyesi düşer ve dokulara yeterli oksijen sağlanamaz.

Sindirim sistemi sorunları, folik asit eksikliğinin diğer belirtileridir. Dil ve ağız içinde yaralar, diş eti iltihabı, iştah kaybı ve ishal görülebilir. Özellikle dilde kırmızı ve ağrılı alanların oluşması (glossit) ve ağız içinde ülserler, folik asit eksikliğinin karakteristik belirtileridir.
Nefes darlığı ve çarpıntı, folik asit eksikliğine bağlı anemi durumunda ortaya çıkan belirtilerdir. Kırmızı kan hücrelerinin oksijen taşıma kapasitesi azaldığında, vücut daha fazla oksijen sağlamak için kalp atış hızını artırır ve solunum hızlanır. Ayrıca, cilt solgunluğu ve tırnaklarda kırılganlık da görülebilir.

Sinir sistemi ve zihinsel sağlık üzerindeki etkileri nedeniyle, folik asit eksikliği unutkanlık, konsantrasyon güçlüğü, depresyon ve sinirlilik gibi belirtilere yol açabilir. Uzun süreli eksiklik durumlarında, daha ciddi nörolojik sorunlar ve demans benzeri belirtiler görülebilir.

Neden Folik Asit Eksikliği Olur?

Yetersiz beslenme, folik asit eksikliğinin en yaygın nedenlerinden biridir. Folik asit açısından zengin besinlerin yeterli miktarda tüketilmemesi, vücudun ihtiyacının karşılanamamasına neden olur. Modern beslenme alışkanlıklarında işlenmiş gıdaların ağırlık kazanması ve taze sebze-meyve tüketiminin azalması, folik asit alımını olumsuz etkilemektedir.

Emilim bozuklukları ve sindirim sistemi hastalıkları, folik asit eksikliğine yol açabilir. Çölyak hastalığı, Crohn hastalığı, ülseratif kolit gibi kronik bağırsak hastalıkları, bağırsakların folik asidi emme kapasitesini azaltabilir. Mide asidi üretimini azaltan ilaçların uzun süreli kullanımı veya mide ameliyatları da folik asit emilimini olumsuz etkileyebilir.

Bazı ilaçların kullanımı, folik asit metabolizmasını etkileyerek eksikliğe neden olabilir. Metotreksat gibi kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar, antiepileptik ilaçlar, trimetoprim ve sülfametoksazol gibi antibiyotikler folik asit metabolizmasını etkiler. Alkol tüketimi de folik asit emilimini ve metabolizmasını olumsuz etkileyerek eksikliğe katkıda bulunabilir.

Artan ihtiyaç durumları, folik asit eksikliği riskini artırabilir. Hamilelik, emzirme dönemi, hızlı büyüme dönemleri ve yoğun fiziksel aktivite gibi durumlarda vücudun folik asit ihtiyacı artar. Normal yetişkin bir bireyin günlük folik asit ihtiyacı 400 mikrogram iken, hamile kadınlarda bu miktar 600 mikrograma yükselir.
 

Folik Asit Takviyesi Ne Zaman Kullanılmalıdır?


Hamilelik öncesi ve hamilelik döneminde folik asit takviyesi kullanılması önemlidir. Nöral tüp defektleri riskini azaltmak için, hamilelik planlayan kadınların hamilelikten en az bir ay önce folik asit takviyesi almaya başlamaları ve hamileliğin ilk üç ayı boyunca devam etmeleri önerilir. Dünya Sağlık Örgütü, hamilelik planlayan ve hamile kadınlar için günde 400-800 mikrogram folik asit takviyesi önermektedir.

Emilim bozuklukları ve sindirim sistemi hastalıkları olan kişilerde folik asit takviyesi gerekebilir. Çölyak hastalığı, Crohn hastalığı, ülseratif kolit gibi kronik bağırsak hastalıklarında, bağırsak mukozasındaki hasar nedeniyle besin emilimi bozulur ve folik asit gibi suda çözünen vitaminlerin emilimi özellikle etkilenir.

Folik asit metabolizmasını etkileyen ilaçları kullanan kişiler, takviye almalıdır. Metotreksat, antiepileptik ilaçlar, trimetoprim ve sülfametoksazol gibi ilaçları kullanan kişilerin, doktorlarına danışarak uygun dozda folik asit takviyesi almaları önemlidir.

Megaloblastik anemi tanısı alan veya folik asit eksikliği belirtileri gösteren kişilerde takviye kullanımı gereklidir. Folik asit eksikliğine bağlı megaloblastik anemi tedavisinde, genellikle yüksek dozda folik asit takviyesi (günde 1-5 miligram) kullanılır.
 

Folik Asitin Aşırı Kullanımı Etkileri Nedir?

Folik asitin aşırı kullanımı, B12 vitamini eksikliğinin belirtilerini maskeleyebilir. Yüksek dozda folik asit alımı, B12 vitamini eksikliğine bağlı kansızlığı düzeltebilir ancak sinir sistemi hasarının ilerlemesini engellemez. Bu durum, B12 vitamini eksikliğinin teşhisini geciktirebilir ve tedavi edilmediği takdirde geri dönüşümsüz sinir hasarına neden olabilir.

Yüksek dozda folik asit alımı, bazı ilaçların etkinliğini azaltabilir. Özellikle antiepileptik ilaçlar, metotreksat gibi kanser ilaçları ve bazı antibiyotiklerle etkileşime girebilir. Bu etkileşimler, ilaçların terapötik etkilerini azaltabilir veya yan etkilerini artırabilir.

Aşırı folik asit alımı, sindirim sistemi sorunlarına neden olabilir. Yüksek dozda folik asit takviyesi alan bazı kişilerde mide bulantısı, karın ağrısı, şişkinlik ve ishal gibi gastrointestinal belirtiler görülebilir.

Bazı araştırmalar, uzun süreli yüksek doz folik asit alımının bazı kanser türlerinin gelişme riskini artırabileceğini öne sürmektedir. Folik asitin kanser üzerindeki etkisi karmaşıktır - normal dozlarda kanser riskini azaltabilirken, yüksek dozlarda mevcut kanser hücrelerinin büyümesini hızlandırabilir.
 

Hamilelikte Günde Ne Kadar Folik Asit Alınmalıdır?

Hamilelik planlayan veya hamile olan kadınların günlük folik asit ihtiyacı, normal yetişkinlere göre daha yüksektir. Dünya Sağlık Örgütü, hamilelik planlayan kadınların hamilelikten en az bir ay önce başlayarak ve hamileliğin ilk üç ayı boyunca günde 400-800 mikrogram folik asit almasını önermektedir. Hamileliğin ilerleyen dönemlerinde günlük 600 mikrogram folik asit alımı önerilir.

Önceki gebeliklerinde nöral tüp defekti olan bir bebek dünyaya getiren kadınlar veya ailelerinde nöral tüp defekti öyküsü bulunan kadınlar için daha yüksek dozda folik asit önerilmektedir. Bu durumlarda, genellikle günde 4000 mikrograma (4 miligram) kadar folik asit takviyesi alınması gerekebilir.

Hamilelik döneminde folik asit ihtiyacının karşılanması için hem doğal besin kaynakları hem de takviyeler kullanılabilir. Yeşil yapraklı sebzeler, baklagiller, turunçgiller ve zenginleştirilmiş tahıl ürünleri gibi folik asit açısından zengin besinlerin düzenli tüketimi önemlidir.
Hamilelik sırasında folik asit takviyesi kullanırken, diğer vitaminlerle dengeli bir şekilde alınması önemlidir. Özellikle B12 vitamini ile birlikte alınması, folik asitin etkinliğini artırabilir ve olası yan etkileri azaltabilir.
 

Kaynakça

World Health Organization. (2019). Periconceptional folic acid supplementation to prevent neural tube defects. WHO Reproductive Health Library. 

Centers for Disease Control and Prevention. (2021). Folic Acid Recommendations. CDC.gov. 

American College of Obstetricians and Gynecologists. (2022). Nutrition During Pregnancy. ACOG Practice Bulletin. 

National Institutes of Health. (2021). Folate: Fact Sheet for Health Professionals. Office of Dietary Supplements. 

De-Regil, L. M., Peña-Rosas, J. P., Fernández-Gaxiola, A. C., & Rayco-Solon, P. (2015). Effects and safety of periconceptional oral folate supplementation for preventing birth defects. Cochrane Database of Systematic Reviews.

  • paylaş
Blog