Dil Seçimi
Sosyal Medya

Sepetiniz

Sepetiniz boş!

Hesabım

Blog

Biyotinidaz Eksikliği Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Biyotinidaz Eksikliği Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Biyotinidaz Eksikliği Nedir?

Biyotinidaz Nedir?

Biyotinidaz, vücutta biyotin vitamininin (B7 vitamini) geri dönüşümünü sağlayan hayati bir enzimdir. Bu enzim, proteinlere bağlı olan biyotini serbest bırakarak vücudun tekrar kullanabilmesini sağlar. Karaciğer başta olmak üzere pankreas, böbrekler, beyin ve serumda üretilir ve kan dolaşımında aktif olarak bulunur.

Biyotin, vücutta karbonhidrat, protein ve yağ metabolizmasında görev alan enzimlerin kofaktörü olarak işlev görür. Hücrelerin enerji üretiminde, yağ asidi sentezinde, glukoneogenezde ve amino asit metabolizmasında kritik rol oynar. Ayrıca sağlıklı saç, cilt ve tırnak gelişimi için gereklidir ve DNA replikasyonu ile gen ekspresyonunda önemli görevler üstlenir.

Normal şartlarda vücut, biyotinidaz enzimi sayesinde biyotini etkin şekilde geri dönüştürerek yeniden kullanabilir. Yetişkinlerde günlük biyotin ihtiyacı yaklaşık 30-100 mikrogramdır ve dengeli beslenme ile karşılanabilir. Biyotinidaz aktivitesinin azalması veya tamamen kaybolması durumunda biyotinidaz eksikliğinden söz edilir.

Biyotinidaz enziminin keşfi, 1980'li yıllarda Dr. Barry Wolf ve ekibi tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu keşif, daha önce "multipl karboksilaz eksikliği" olarak bilinen hastalıkların aslında biyotinidaz eksikliğinden kaynaklandığının anlaşılmasını sağlamıştır.

Biyotinidaz Eksikliği Nedir?

Biyotinidaz eksikliği, BTD genindeki mutasyonlar sonucu ortaya çıkan ve biyotin vitamininin vücutta geri dönüşümünün sağlanamadığı kalıtsal bir metabolik hastalıktır. 4. kromozomun uzun kolunda (4q21-q22) yer alan BTD geni, 543 amino asitlik biyotinidaz proteinini kodlar. Enzim aktivitesine göre iki ana kategoriye ayrılır: enzim aktivitesinin %10'un altında olduğu "belirgin biyotinidaz eksikliği" ve %10-30 arasında olduğu "kısmi biyotinidaz eksikliği".

Bu eksiklik durumunda, vücuttaki serbest biyotin miktarı zamanla azalır ve biyotine bağımlı enzimlerin (propionil-CoA karboksilaz, 3-metilkrotonil-CoA karboksilaz, piruvat karboksilaz ve asetil-CoA karboksilaz) aktivitesi düşer. Bu enzimlerin yetersiz çalışması, çeşitli metabolik yolakların bozulmasına ve zararlı maddelerin birikmesine neden olur. Özellikle sinir sistemi ciddi şekilde etkilenir.

Biyotinidaz eksikliği, otozomal resesif bir kalıtım paterni gösterir. Her iki ebeveynden de mutasyona uğramış gen kopyasının alınması gerekir. Ebeveynlerin her ikisi de taşıyıcı olduğunda, çocuklarının hastalığa yakalanma riski %25, taşıyıcı olma riski %50 ve tamamen sağlıklı olma riski %25'tir.

Dünya genelinde yaklaşık 1/60.000 canlı doğumda görülürken, Türkiye'de bu oran yaklaşık 1/14.000'dir. Türkiye'de 2008 yılından beri yenidoğan tarama programı kapsamında biyotinidaz eksikliği taraması yapılmaktadır.

Biyotinidaz Eksikliği Belirtileri Nelerdir?

Biyotinidaz eksikliğinin belirtileri, tedavi edilmediği takdirde genellikle yaşamın ilk birkaç ayı içinde ortaya çıkmaya başlar. En sık görülen erken belirtiler arasında saç dökülmesi (alopesi) ve seboreik dermatit gibi cilt sorunları yer alır. Bebekler, kaşlarda ve kirpiklerde dökülme, saçlı deride pullanma ve kızarıklık gösterebilirler. Cilt problemleri genellikle yüz, kulak arkası, boyun ve kasık bölgelerinde daha belirgindir.

Nörolojik belirtiler, biyotinidaz eksikliğinin en ciddi sonuçları arasındadır. Tedavi edilmeyen bebeklerde hipotoni (kas gevşekliği), ataksi (koordinasyon bozukluğu), gelişim geriliği ve nöbetler görülebilir. Nöbetler, miyoklonik, tonik-klonik veya infantil spazm şeklinde olabilir ve antikonvülsan ilaçlara dirençli olabilirler. İşitme kaybı ve görme problemleri de ortaya çıkabilir. İlerleyen dönemlerde, öğrenme güçlükleri, konuşma bozuklukları ve motor becerilerde gerileme gözlemlenebilir.

Metabolik sorunlar da sık görülür. Organik asitlerin idrarda atılımında artış, laktik asidoz ve metabolik asidoz görülebilir. Bu metabolik değişiklikler, iştahsızlık, kusma, letarji, hipotoni ve gelişme geriliği gibi belirtilere yol açabilir. Solunum problemleri, tekrarlayan enfeksiyonlar ve bağışıklık sisteminde zayıflama da gözlemlenebilir.

Kısmi biyotinidaz eksikliği olan bireyler, daha hafif belirtiler gösterebilir veya tamamen asemptomatik olabilirler. Ancak stres, enfeksiyon, cerrahi operasyonlar veya uzun süreli açlık gibi tetikleyici faktörler varlığında belirtiler ortaya çıkabilir. Erken tanı ve tedavi ile belirtilerin çoğu önlenebilir, ancak tedavide gecikme olması durumunda bazı nörolojik hasarlar kalıcı olabilir.
 

Biyotinidaz Eksikliği Teşhisi Nasıl Konulur?

Biyotinidaz eksikliği teşhisi, öncelikle yenidoğan tarama programları kapsamında yapılan topuk kanı testi ile başlar. Bebeğin doğumdan sonraki 48-72 saat içinde topuğundan alınan kan örneğinde biyotinidaz enzim aktivitesi ölçülür. Tarama testinde enzim aktivitesinin düşük çıkması durumunda, tanının doğrulanması için daha detaylı testler yapılır. Doğrulama testleri, serum biyotinidaz aktivitesinin kantitatif ölçümünü içerir ve enzim aktivitesinin kesin düzeyini belirler.

Genetik testler, tanıyı kesinleştirmek ve hastalığın tipini belirlemek için kullanılır. BTD geninin tüm gen dizi analizi yapılarak, hastalığa neden olan spesifik mutasyonlar tespit edilebilir. Bu analiz, aile taraması ve genetik danışmanlık için de önemli bilgiler sağlar. Biyotinidaz eksikliğine neden olan 150'den fazla farklı mutasyon tanımlanmıştır.

Biyokimyasal testler, hastalığın metabolik etkilerini değerlendirmek için kullanılır. İdrar organik asit analizi, biyotine bağımlı karboksilaz enzimlerinin yetersiz çalışması sonucu biriken metabolitleri tespit edebilir. Kanda laktat, piruvat ve amonyak düzeyleri de ölçülebilir.

Klinik değerlendirme, özellikle tarama programları dışında tanı alan hastalarda önemlidir. Saç dökülmesi, cilt sorunları, nörolojik belirtiler ve gelişim geriliği gibi bulgular, biyotinidaz eksikliği şüphesini uyandırabilir. Aile öyküsü ve ebeveynler arasında akrabalık ilişkisi gibi faktörler de tanıya yardımcı olabilir.

Biyotinidaz Eksikliği Olan Kişiler Normal Bir Yaşam Sürebilir mi?

Biyotinidaz eksikliği olan kişiler, erken tanı ve düzenli tedavi ile tamamen normal bir yaşam sürebilirler. Biyotin takviyesi, hastalığın belirtilerini önlemede veya geri döndürmede oldukça etkilidir. Düzenli tedavi alan hastalar, genellikle hiçbir belirti göstermezler ve normal fiziksel ve zihinsel gelişim gösterirler. Özellikle yenidoğan tarama programları sayesinde belirtiler ortaya çıkmadan önce tanı alan bebeklerin prognozu mükemmeldir.

Yaşam boyu biyotin takviyesi gereklidir. Tedavinin kesilmesi, belirtilerin yeniden ortaya çıkmasına neden olabilir. Düzenli doktor kontrolleri ve tedaviye uyum, hastalığın başarılı yönetimi için temel faktörlerdir. Hastaların çoğu, günlük yaşamlarında herhangi bir kısıtlama olmaksızın eğitim, iş ve sosyal aktivitelerini sürdürebilirler.

Biyotinidaz eksikliği olan kadınlar, gebelik döneminde özel dikkat gerektirir. Gebelik sırasında biyotin ihtiyacı artabileceğinden, doz ayarlaması gerekebilir. Gebelik öncesi ve sırasında düzenli takip, hem anne hem de bebek sağlığı için önemlidir.

Tedaviye rağmen, bazı hastalarda özellikle tanı ve tedavide gecikme olması durumunda kalıcı nörolojik sorunlar görülebilir. Bu durumda, ek destek hizmetleri yaşam kalitesini artırmada yardımcı olabilir. Ancak, erken tanı alan çoğu hasta için prognoz oldukça iyidir ve normal bir yaşam beklentisi vardır.

Biyotinidaz Eksikliği Düzelir mi?

Biyotinidaz eksikliği, genetik bir hastalık olduğu için tamamen iyileşmez veya kendiliğinden düzelmez. BTD genindeki mutasyonlar kalıcıdır ve enzim eksikliği ömür boyu devam eder. Ancak, hastalığın belirtileri ve komplikasyonları, düzenli biyotin takviyesi ile etkin bir şekilde kontrol altına alınabilir.

Erken tanı ve tedavi başlangıcı, prognozu belirleyen en önemli faktördür. Belirtiler ortaya çıkmadan önce tedaviye başlanan bebeklerde, genellikle hiçbir klinik bulgu gelişmez. Belirtiler ortaya çıktıktan sonra tedaviye başlanan hastalarda, cilt problemleri ve saç dökülmesi gibi belirtiler genellikle tamamen düzelir. Nörolojik belirtiler de tedavi ile iyileşebilir, ancak tedavide gecikme olması durumunda bazı nörolojik hasarlar kalıcı olabilir.

Biyotin tedavisine yanıt genellikle hızlı ve belirgindir. Cilt belirtileri ve saç dökülmesi, tedavinin ilk birkaç haftasında düzelmeye başlar. Nörolojik belirtiler daha yavaş iyileşebilir ve bazı durumlarda tam olarak geri dönüşümlü olmayabilir.

Tedavi kesintisiz sürdürülmelidir, çünkü biyotin takviyesinin kesilmesi belirtilerin yeniden ortaya çıkmasına neden olabilir. Düzenli doktor kontrolleri ile izlenmeli ve tedavi uyumları değerlendirilmelidir.

Biyotinidaz Eksikliği İçin Hangi Vitaminler Kullanılır?

Biyotinidaz eksikliğinin tedavisinde kullanılan temel vitamin, biyotin (vitamin B7)'dir. Oral biyotin takviyesi, genellikle günde 5-20 mg arasında değişen dozlarda verilir. Bu doz, normal günlük biyotin ihtiyacının (30-100 mikrogram) çok üzerindedir. Belirgin biyotinidaz eksikliği olan hastalar genellikle daha yüksek dozlara (10-20 mg/gün) ihtiyaç duyarken, kısmi eksikliği olanlar daha düşük dozlarla (5-10 mg/gün) tedavi edilebilir.

Biyotin tedavisi, tablet, kapsül veya oral solüsyon formlarında uygulanabilir. Biyotin, suda çözünür bir vitamin olduğu için genellikle iyi emilir ve günde tek doz olarak verilebilir. Yan etkileri oldukça nadirdir ve yüksek dozlarda bile toksik etkiler bildirilmemiştir.

Bazı durumlarda, sekonder vitamin ve mineral eksiklikleri gelişebilir. Bu durumda, multivitamin takviyeleri veya spesifik vitamin/mineral destekleri gerekebilir. B kompleks vitaminleri, vitamin E, selenyum, kalsiyum ve D vitamini takviyeleri faydalı olabilir.

Biyotinidaz eksikliği olan kişilerde, biyotin ile etkileşime girebilecek ilaçlar ve takviyelerden kaçınılmalıdır. Antikonvülsan ilaçlar, antibiyotikler ve mide asidini azaltan ilaçlar biyotin emilimini etkileyebilir. Çiğ yumurta akı tüketimi de biyotinin biyoyararlanımını azaltabilir.

Biyotinidaz Eksikliği Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Biyotinidaz eksikliğinin temel tedavisi, oral biyotin takviyesidir. Bu tedavi, eksik olan enzimin işlevini bypass ederek vücuttaki serbest biyotin seviyelerini normal düzeyde tutar. Tedavi dozu, hastalığın şiddetine göre belirlenir ve yaşam boyu sürdürülmelidir. Tedaviye yanıt genellikle hızlıdır; cilt belirtileri ve saç dökülmesi birkaç hafta içinde düzelmeye başlar, nörolojik belirtiler ise daha yavaş iyileşir.

Tedaviye yanıtın izlenmesi önemlidir. Düzenli klinik değerlendirmeler, büyüme ve gelişimin takibi, nörolojik muayeneler ve gerektiğinde işitme ve görme testleri yapılmalıdır. Tedavinin biyokimyasal etkinliğini değerlendirmek için idrar organik asit analizi veya kan biyotin düzeyi ölçümleri de kullanılabilir.

Destekleyici tedaviler, özellikle nörolojik komplikasyonları olan hastalarda önemlidir. Fizyoterapi, konuşma terapisi, özel eğitim ve rehabilitasyon programları, nörolojik gelişimi desteklemek için kullanılabilir. İşitme kaybı olan hastalarda işitme cihazları, görme problemleri olan hastalarda görme yardımcıları faydalı olabilir.

Genetik danışmanlık ve aile taraması da önemlidir. Hastalığı olan bir çocuğun ebeveynleri genellikle taşıyıcıdır ve gelecekteki gebeliklerde tekrarlama riski %25'tir. Prenatal tanı ve preimplantasyon genetik tanı seçenekleri mevcuttur.

Biyotinidaz Eksikliği Tedavisi Ne Kadar Sürer?

Biyotinidaz eksikliği tedavisi, ömür boyu sürecek bir tedavidir. Hastalık genetik bir bozukluk olduğu için, enzim eksikliği kalıcıdır ve sürekli tedavi gerektirir. Tedavinin kesilmesi, belirtilerin yeniden ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu nedenle, hastalara ve ailelerine tedavinin yaşam boyu süreceği açıkça anlatılmalıdır.

Tedavi dozları, hastanın yaşı, klinik durumu ve tedaviye yanıtına göre zaman içinde ayarlanabilir. Bebeklik ve çocukluk döneminde daha yüksek dozlar gerekebilirken, erişkin dönemde doz azaltılabilir. Doz ayarlamaları, düzenli klinik değerlendirmeler ve gerektiğinde laboratuvar testleri ile izlenerek yapılmalıdır.

Uzun süreli takip önemlidir. Düzenli kontroller, büyüme ve gelişimin izlenmesi, nörolojik muayeneler ve gerektiğinde işitme ve görme testleri yapılmalıdır. Ergenlik ve gebelik gibi özel dönemlerde daha yakın takip gerekebilir.

Hasta eğitimi ve tedaviye uyumun desteklenmesi büyük önem taşır. Hastalara ve ailelerine, hastalığın doğası, tedavinin önemi ve düzenli kontrollerin gerekliliği hakkında kapsamlı bilgi verilmelidir.
 

Biyotinidaz Eksikliği Olan Bir Anne, Bebeğine Bu Hastalığı Geçirir mi?

Biyotinidaz eksikliği, otozomal resesif kalıtım paterni gösterir. Biyotinidaz eksikliği olan bir anne, mutasyona uğramış bir gen kopyasını çocuğuna aktaracaktır. Çocuğun hastalığa yakalanıp yakalanmayacağı, babanın genetik yapısına bağlıdır. Eğer baba da taşıyıcı ise, çocuğun hastalığa yakalanma riski %50'dir. Baba taşıyıcı değilse, çocuk sadece taşıyıcı olacaktır.

Biyotinidaz eksikliği olan annelerin gebelik döneminde özel takip gerektirir. Gebelik sırasında biyotin ihtiyacı artabileceğinden, doz ayarlaması gerekebilir. Düzenli biyotin tedavisi alan annelerin, normal bir gebelik süreci geçirmeleri mümkündür. Tedavi edilmemiş annelerde ise gebelik komplikasyonları ve fetüste gelişim sorunları görülebilir.

Biyotinidaz eksikliği olan annelerin bebekleri, doğum sonrası erken dönemde test edilmelidir. Anne biyotin tedavisi alıyorsa, bebeğin kan örneğinde yanlış negatif sonuçlar görülebilir. Bu nedenle, tarama testinin doğumdan sonraki 7-14. günlerde tekrarlanması önerilir.

Genetik danışmanlık, biyotinidaz eksikliği olan veya taşıyıcı olan çiftler için önemlidir. Prenatal tanı ve preimplantasyon genetik tanı seçenekleri mevcuttur.

Kaynakça

Wolf B. Biotinidase Deficiency. GeneReviews. 2000 (Updated 2016).

Cowan TM, Blitzer MG, Wolf B. Technical standards and guidelines for the diagnosis of biotinidase deficiency. Genetics in Medicine. 2010;12(7):464-470. 

Suormala T, Baumgartner MR, Coelho D, et al. The cblD defect causes both isolated and combined deficiencies of methylcobalamin and adenosylcobalamin synthesis. Journal of Biological Chemistry. 2004;279(41):42742-42749.

Wolf B. Biotinidase deficiency: "if you have to have an inherited metabolic disease, this is the one to have". Genetics in Medicine. 2012;14(6):565-575.

  • paylaş
Blog